Amin Maalouf 1949 Lübnan doğumlu yazar, Lübnan’daki iç savaşa kadar ülkesinde gazetecilik yapmış daha sonra da Paris’e yerleşmiştir. Semerkant onun 1988 yılında yayınlanan 2. kitabıdır.
Amin Maalouf Yüzüncü Ad adlı kitabıyla keşfettiğim bir yazardır. Akıcı üslubu, ilgi çekici konuları, şairane anlatımıyla favori yazarlarım arasına girmişti.Bundan yaklaşık 16 yıl önce bir Amin Maalouf akımı vardı. O dönemde kütüphaneden ödünç alıp okumuştum kitaplarını. Şu anda kendi kütüphanemi oluştururken fark ettim de hiç Amin Maalouf kitabi yok. Öyleyse o kitapları kütüphanem için almalı ve hatırlamak için yeniden okumalıyım. Semerkant ile başladım.
Alamut Kalesi adlı kitabı okuduktan sonra aynı dönemde geçtiği için taze taze Semerkant’ı okumak istedim. Eğer siz de bu kitapları okumak istiyorsanız ikisini ard arda okumalısınız.
Kitap bize Amerikalı bir seyyahın gözünden doğu kültürünü anlatıyor. Amerikalının hikayesi İran’da geçiyor. Ömer Hayyam’ın meşhur eseri Rubaiyat’ın peşinde İran’a sürüklenen burada iç savaşların eşiğinde yaşayan İran halkı ile bütünleşen,doğulu bir prensese aşık olan bir Amerikalı…Titanic’in batışıyla son bulan bir hikaye…
Kitap iç içe geçmiş iki konudan oluşuyor. Spoiler olmasın diye detaya inmeyeceğim. Ancak kitabın detaylı özeti için şu linke tıklayabilirsiniz.
Zamanın ünlü bilginlerinden Ömer Hayyam, barış ve adalet düşleyen seyahatnamenin yazarı Nizamülmülk ve dünya da ki ilk istihbarat teşkilatını kuran Haşhaşinlerin yaratıcısı Hasan Sabbah…
Bu üçlünün arkadaşlıkları ve düşmanlıkları çerçevesinde o dönemin olaylarını Amin Maalouf’un kaleminden bir lezzet şelalesi şeklinde sıkılmadan okuyabilirsiniz.
Kitabi incelemek ve hemen almak için buraya tık tık
Geri izleme: Rubaiyat – Ömer Hayyam | Kendimi Seçtim Ben