İki benzer senaryolu diziyi arka arkaya izledim. Biri Rooftop Prince diğeri de Queen InHyun’s Man… Pişman mıyım, hayır tabi ki de, gene izler miydim, evet izlerdim
Benzer senaryolar olmasına rağmen farklı oyunculuklar, birinin komedi, diğerinin aşk ağırlıklı olması, kaliteli sonları her iki diziyi de izlenilir kılan özellikleri. Bilirsiniz ki Kore dizilerinde adam gibi bir son bulmak neredeyse imkansızdır.
Kraliçe In Hyun’un erkeğinde bir de beni şaşırtan Pek çok kore dizisinde var olan o anlamsız saçma sahnelerin minimumda tutulması ve her şeyin mantık örgüsüyle izleyiciye aktarılması.
Konuya gelirsek 1694 yılı hükümdarlığında Alim Kim Boon Do ailesinin de katline sebep olan başbakan Min Am’dan Sürgün kraliçeyi korumaya yemin etmiş ve onun entrikalarını ortaya çıkarmayı vazife edinmiştir. Bu arada eski kölelerinden ona aşık olan bir Ginseng( Pavyonda çalışan ve erkekleri eğlendiren kadınlar için kullandıkları bir isim) Alimimizin başına bir şey gelmesinden korktuğu için korumak adına eski sihirli bir tılsımı ona hediye eder. Tılsım, alimi tam ölmek üzereyken hayatını kurtararak onu 300 yıl sonrası günümüz Seul’üne getirir.
Günümüz Seul’un de tam da Kraliçe In Hyun’un hikayesinin anlatıldığı dizinin çekim ekibinin arasına düşer. Orada Kraliçe In Hyun’u canlandıran bizim tatlı Choi Hee Jin ile karşılaşır
Şimdi artık hayatta yeni bir amacı daha vardır bizim Alimimizin hem Başbakan Min Am’ın hain planlarını su üstüne çıkarmak. Kraliçe In Hyun’u korumak ve muhteşem zekasıyla hayran olduğu gelecekte aşık olduğu kadınla yaşayabilmenin bir yolunu bulmak.
Dizi de hiç gıcık olduğum bir karakter de olmadı ayrıca. Kızın eski sevgilisi şımarık hallyu starı inanılmaz tatlı ve sempatik bir adamdı ayrıca kızın yakın arkadaşı olan kızda idare ederdi yani.
Dizi boyunca hiç bir soru cevapsız kalmıyor muhakkak cevabını buluyor zaten işin en etkileyici kısmı da senaryodaki bu muhteşem örgü. Bir de diğer Kore dizilerindeki o idrak yolu enfeksiyonuna uğramış başrol oyuncuları gibi değil alimimiz. 300 yıl sonrasına geliyor, telefonu, televizyonu, arabaları ilk defa görüyor ama pek de şaşırmıyor her şeyi büyük bir olgunlukla karşılıyor ve anlamaya çalışıyor. Bir de acayip bir yüz ifadesi var adamın. Yüzüne bakınca arka planda kıyamet bile kopsa endişelenecek bir şey olmadığını düşündürten sakin, yapısı, kibar içten gülümseyişi huzur eriyor insanı. Bana yakışıklı gelmedi ama bir çekiciliği var. Klasik zeki ve mükemmel erkek portresi çizmişler gene ve bu adam bu role cuk oturmuş.
Başrol kızımız Yoo In Na inanılmaz oyunculuğu ve sempatisiyle zaten diziyi götürüyor. Kim Bong Do’yu öpebilmek için bulduğu bahanelerle, aşkına olan bağlılığıyla insanın içini ısıtıyor.
Demem o ki gerçekten izlemediyseniz çok şey kaçıracağınız bir dizi. Pamuk şeker tadında, günün yorgunluğunu attıracak ve yüzünüze anlam veremediğiniz hoş bir gülümseme oturtacak bir dizi. Şimdiden iyi seyirler…
Geri izleme: İzlediğim Kore Dizileri Listesi | Kendimi Seçtim Ben