Müziğin insan vücuduyla en büyük ahengi olan dansı sevmeyen yoktur herhalde? Dans etmeyi sevmeyenler bile en azından izlemeyi severler. Çocukken her çocuk gibi bende ünlü bir dansçı olup dünyayı gezmeyi hayal etmiştim. Büyüdüm, finans sektöründe hizmet vermekteyim. Iyyykk…. Bir insanın hayalleriyle gerçekliği arasında olabilecek en büyük mesafe herhalde…
Eşim ve bir çift arkadaşımızla Anadolu Ateşi’nin Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava’daki gösterisine gittik. Yani bizim millet pek gelmez ama bu kadar çok organizasyonun yapıldığı bir mekan daha özenli olamaz mıydı? Girişte X-ray cihazından geçtikten sonra plastik sandalyelerde poponuz acımasın diye minder kiralıyorlar. Böyle yerlerde otton boktan para kazanma çabalarından nefret ettiğim için biz minder almadık. E tabi ki de almadığımıza pişman olduk, neden mi?
Sırf minderleri kiralayabilmek için olsa gerek o plastik sandalyelerin üstündeki toz inanılmazdı, yoo hayır ona toz denemez, bildiğin iş kamyonuyla inşaat kumu boşaltmışlar sandalyelerin üzerine. Gösteriden çıkan herkes poposundaki tozdan tanınabiliyordu. Çok ayıp ya…
Gösteri başlamadan sinir olduğum diğer şey de – ki Bkm Mutfak şaşırtmadı gene – dev ekranda siyasi fikirlerini paylaşmalarıydı ki ülkenin bu hassas döneminde belli bir tarafa destek vermek sanata ve sanatçıya yakışmadı bence. Sanatçı dediğin sanatı, barışı, dostluğu, kardeşliği anlatmalı desteklemeli, toplumları birleştirmeli, bölücülük yapmamalı, her anlamda… Bilseydim gitmezdim.
Ben 4 yıl folklor oynadım. Ekibimin önemli dereceleri de oldu. Buna dayanarak daha bilerek ve farkında olarak izledim gösteriyi diyebilirim. Anadolu Ateşi ülkemizin her yanındaki yöresel oyunları karma bir hale getirip, teknoloji, kostüm ve ışıkla buluşturarak modernize ediyor ve tüm dünya da oldukça iyi reklamımızı yapıyor. Fikirlerini paylaşmasam da bu çalışma ve başarıyı takdir edebilecek objektifliğe sahibim.
Ama bir eksiklik vardı gösteride, düşündüm ve buldum.Sıradan bir folklor gösterisinin ötesinde bence bir Anadolu efsanesiyle bütünleşmeliydi. Gerçi öyle başlar gibi oldu, en başta ateş ve Nemrut hakkında birkaç mitolojik söylem duyduk ama orda kaldı. Efsane yoktu ve bütüne yayamadılar. Gösteri bir efsaneyi anlatmalıydı bence, işte o zaman Anadolu Ateşi’de bir efsane olurdu.